PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : ESKİ DEFTERLER - Giriş ve Bölüm 1


admin
01 Nisan 2022, 17:23
ESKİ DEFTERLER - Giriş ve Bölüm 1NOT: Tamaman kurgudur. Şahıslar, isimler, mekanlar uydurmadır. (Yersen)ESKİ DEFTERLER - GirişOluk oluk içine boşalıyordum Tuğçe'nin. İkimizden de çıkan tek ses sık nefes alış verişimizin çıkardığı sesti. Kalçlarını kasıklarıma yapıştırmış olmasına rağmen ben de en derinlerine ulaşmak için yüklenmiştim sonuna kadar ki işte tam o anda fışkırmaya başladım Tuğçe'nin kadınlığına. Ve o anda kendini iyiden iyiye bastırdı kucağımda aletimin üzerine. Yüzü bana dönüktü. Gözgözeydik. 42 yaşına rağmen bozulmamış fiziği ile hala muhteşemdi Tuğçe. 20 sene önce bikini içinde gördüğüm ve hiç aklımdan çıkaramadığım muhteşem fiziğinden 1 doğum yapmış olmasına rağmen hiçbirşey kaybetmemişti.Göğüsleri hala dimdikti. Aldığı haz, ben içine oluk oluk akarken tüm vücudunun titremesinden belli oluyordu. Elleriyle omuzlarıma dayanmış vaziyette hareketsizce durdu öyle bir süre. Sonra iyice göğüslerime uzandı dudaklarıma küçük bir buse kondurduktan hemen sonra.. Başı tam omzumun hizasına gelmişti. Terden ikimiz de sırıl sıklam olmuştuk ve onun teni pırıl pırıl parlıyordu. Kahverengi üzerine sarı meçli saçları ile 20 sene önce becermeyi hayal ettiğim kadın, şimdi kadınlığı ile aletimi sımsıkı kavramış, kalçalarını kasıklarıma dayamış yaşadığı orgazmın tadını çıkarıyordu. "Anlatsana, ilk kimi siktin şirketten" diye mırıldandı Tuğçe. ESKİ DEFTERLER - Bölüm 1 - FırsatlarO zamanlar 25imdeydim. O da 23. Alımlı vücudu, çıkık kalçaları, kırıtarak yürüşüyü, göz süzmeleri, dudak büzmeleri, kırıtarak yürüyüşü, otururken verdiği küçük frikikler, dolgun göğüsleri ve üstten açık iki düğmesi ile verdiği küçük sütyen frikikleri ile Tuğçe şirketin en gözde bekarıydı. Ben dahil tüm bekarlar ve hatta evliler dahi onu bir gece altlarına almak için yanıp tutuşuyordu. Gösterip de vermeyen cinstendi ve bunu çok iyi yapıyordu. Erkekler ile oynamayı çok seviyordu. Her kese mavi boncuk dağıtır, ama asla ve asla el ele bile tutuşmazdı. İlk başlarda ben de onun bu oyunlarına dahil olmuştum. Tazeliğini, güzelliğini ve cilvesini, biz erkekler üzerinde istediğini yaptırabilme gücüne çevirmeyi hızlıa başarmıştı doğrusu. Büyülenmiş gibiydik sanki. Biz erkekler arasında kiminle sevgili olacağı konusunda gizli bir yarış bile vardı. Benim Tuğçe'nin bu oyununun dışına çıkmam ise tamamen tesadüf olmuştu. Elif ve Emel... ikisi de çok güzel ve tatlı kızlardı. Aslında Tuğçe ile buluşacaktım ancak cafede onları görünce yanlarına oturup sohbet etmeye başlamıştık. Tuğçe ile buluşacağımı öğrendiğinde ikisinin de yüzü düşmüş ve mırıldanma ve kıskançlık ile karışık "Şu salak orospuda ne buluyorsunuz anlamıyoruz, hepinizi parmağında oynatıyor. Halbuki ne büyük fırsatları kaçırıyorsunuz" gibisinden birşey mırıldanmıştı Emel. "Anlamadım" diye durdum. "Yok birşey" dedi Emel. Ama gayet net duymuştum. Ortada büyük bir fırsat vardı. O esnada Tuğçe gelmişti. Huyunu da biliyordum. Yine başbaşa kalamayacağız, mutlaka yarım saat sonra başka birisi daha gelip maydonoz olacaktı muhabbete. "Cenk Selam" diye yaklaştı Tuğçe. Kızlara da selam verdi. "Burda mı oturulalım, başka masaya geçelim mi?" diye sordu önce. Ama ben daha yanıt vermeden "Murat ve Hakan da gelecek, sığmayız, kusura bakmazsınız değil mi kızlar?" diye ekleyince. "İstersen sen geç başka bir masaya, biz Emel ve Elif ile iyi sardık muhabbete, Murat ve Hakan geline bakarız" diye yanıtladım. Bu yanıta ben dahil hepimiz şaşırmışdık. "Tek mi oturayım" diye sordu Tuğçe şaşırmışcasına. "Yani, istersen onlar gelene kadar burada otur, sonra geçeriz" diye yanıtladım. İkinci şoka dayanamadı Tuğçe ve "Tamam, ben geçiyorum o zaman" diye hışımla yanımızdan ayrıldı. Emel ve Elif gözleri fal taşı gibi açılmış bana bakıyorlardı. "Ne oldu, niye öyle bakıyorsunuz?" diye sordum. Güldüler. Bu hareketler iki kızın ilgisini bir anda bana iyice yoğunlaştırmışdı. Şirkette çok samimi olmamıza rağmen masada hızlı bir samimiyet kurulmuştu. Arada çaktırmadan Tuğçe'ye bakıyodum. Kısık gözlerle imalı imalı bizi izliyordu. Kızlar da onun bu yalnızlığına için için gülüp seviniyorlardı. O arada Murat geldi. Tuğçe'yi yalnız görünce yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi. Geçerken bize selam verdi. Ama "Hakan da gelecekmiş az sonra" diye seslenice yüzü bir anda düştü, ki hemen arkasından Hakan belirdi. Elif, Emel ve ben duruma gülmeye başlamıştık. Tuğçe de neye güldüğümüzü anladığı için hışımla "Hadi başka yere gidelim" diye ayaklandı. Selam bile vermede çıktılar. Onlar gidince Elif ve Emel kahkayahı basmıştı. "Cenk... Valla hayatımızda unutmayacağımız anlardan birini yaşadık sayende. Tuğçe'nin bu halini görmek inan çok şeye bedel" dedi Emel. Arkasından Elif'de "Helal olsun sana vallahi, şu kızın oyunun bozdun ya" diye ekleyince ben de gülmeye başladım. "Yani, beni uyandırdığınız için asıl ben size teşekkür ederim" diye yanıtladım. Ortada bir fırsat vardı. Tuğçe'yi reddetmiş olmam bir anda iki fıstığı fırsat haline getirmişti benim için. Bir şekilde devamını getirip skoru yazmalıydım. Ve belki 2 çentik birden atardım bu geceye... Ve bunun yolu Tuğçe'yi kullanmaktan geçiyordu."Aslında tam da dediğin gibi Emel, şimdi durup düşününce görüyorum da, harbiden biz o orospuda ne bok buluyoruz bilmiyorum. Hepimizi parmağında oynatıyor." deyince Emel ve Elif'in gözleri yuvalarından çıkacak gibi oldu. Sonra da ikisi birden kahkahayı basınca cafedeki herkes tekrar dönüp bize baktı. "Sanırım biz bu konuyu daha rahat bir yerde konuşssak iyi olacak, yoksa buradakilerden dayağı yiyeceğiz" demiştim ki garson gelip kibarca biraz daha sessiz olursak herkesin mutlu olacağını söyledi. Özür dileyip hesabı istedim. "Hadi bana gidelim, orada sınırsız kahkaha imkanımız var" diye gülümsedim. "Hatta bu anıyı tekila şotlarla da kutlama imkanımız olur" diye ekleyince iki kız da "oooo... evde tekila partisi..." diyerek birbirlerine baktılar. "Yani tabi isterseniz, istemezseniz bira yada kahve de içebiliriz" diye ekleyince "tamam.. ama bak tekilaları çakıp olayı ergen muhabbetine çevirmeyelim" diye güldü Elif. "Hadi ona evde bakarız artık diye ayaklandık garson paranın üstünü getirince. Evim, cafenin birkaç sokak ötesindeydi. Caddenin kalabalık olması sebebiyle üçümüz yanyana yürüyemiyorduk. Ben önde, Elif ve Emel arkada beni takip ediyorlardı. Birbirleriyle birşeyler fısıldayıp kikirdemekten de geri kalmıyorlardı. Kapıcı dairesinde oturuyordum binanın. 1 yatak odası, banyo, tuvalet ve açık mutfaklı bir salon. Keyifli döşemiştim ve hep tertipli ve düzenliydim. Kızlar girişin 1 alt katına ve binanın genel durumunu görünce bildiğin gariban bekar evine geldiklerini düşünmüş olmalılar ki yüzlerini önce endişeli gördüm. Ama evin kapısını açıp içeriye buyur edince ikisinin de yüzlerindeki şüphe gitmişti. "Cenk... ne güzel evin var. vallahi bravo. Bu kadarını beklemiyordum" dedi Emel. Ayakkabılarını kapının içinde çıkardık. Yaz olmassına rağmen serindi ev alt katta olunca. "Vaayyy... manzara harika." dedi Elif. "Rahatınıza bakın, ben tekila ve bardakları ayarlayayım." dedim. "Lavabo ne tarafta" diye sorunca Emel'e yardımcı oldum. "Yuh Cenk, yeminle bizim evden temiz burası. Mis gibi kokuyor, oğlum kim temizliyor burayı" diye sordu Emel. "Kendim temizliyorum" diye yanıtlayınca güldü. "Gizli cevhermişsin sen yaa" diye takılıp lavaboya girdi ve kapıyı kapattı. O arada Elif kitapları sordu. "Bütün bunları okudun mu gerçekten" diye. "Evet" diye yanıtladım. "Oha... arada Kamasutra bile gömmüşsün" diye güldü. Cevap vermedim. Aklımdan ise bu gece ikisine uygulamalı kamasutra dersi vermek geçiyordu. Tekila düzenini alırken Elif de radyodan bir kanal ayarladı. Emel de lavabodan gelince orta sehbanın üzerindeki bardaklara tekilayı doldurdum. "Şerefinize güzellikler" diye kaldırdım. Kızlar da limonlarını alınca tokuşturup şotları çaktık. "Oohh.. iyi geldi" dedi Emel. Elif ve ikisi yanyana oturdular ikili koltuğa, ben de tekli koltuğa yerleştim. Kahverengi şişe Efesleri açıp uzattım. Evin temizliği falan filan, düzenli olmam, kitap okumam bunların övgülerini yaparken kızlar ben de onların güzelliklerine, saçlarına, ciltlerine övgüler yağdırıp iyice yumuşamalarını sağlıyordum. Biralar yarılanınca birer şat tekila daha döndük. Emel kumaş pantolon giymişti ama Elif'in dizlerinin hemen üstünde biten ekoseli eteği ten rengi çoraplarıyla bacaklarının güzelliğini tamamiyle ortaya döküyordu. İkinici şat sonrası hareketleri de rahatlayınca frikikleri daha cezbedici hale gelmişti. İkinci şattan sonra muhabbet Tuğçe'nin yüz hali, benim tavrım falan olmuştu ki bu kez de ben onları Tuğçe'den daha güzel, daha alımlı, daha sempatik, daha sıcak olduklarını övgülemeye başladım. "Bu ekose etek sana daha çok yakışıyor emin ol, bacaklarını muhteşem gösteriyor" diyince Emel'in yüzünde kocaman bir gülümseme belirmiş, "Gerçekten mi?" diyerek ayağa kalkıp etrafında hızlıca dönmüştü. Tabii bu arada çok ciddi bir frikik verince "An itibariyle kesinlikle" diye güldüm. "Eteğimiz yok ki biz de kalkıp dönelim" diye güldü Elif. "Sana pantolon daha çok yakışıyor, kalçalarının güzelliğini ortaya çıkarıyor" diyince o da gülerek ayağa kalktı, hafif bir tur atıp elleriyle kalçalarını okşadı. Emel'in "Taş gibi bunlar taşş" diye iki elini Elif'in kalçalarına yapıştırmasıyla üçümüz de kahkahaya boğulmuştuk. "Yavrum benim, yerim senin kalçlaranı ben" diye belinden tutup kendine çekince Emel Elif'i, ikisi birden ikili koltuğun üzerine düşmüşlerrdi. Ve Emel'in eteği kalçalarına kadar toplanmıştı. Alkolün verdiği rahatlıkla ya farkına varmamıştı, yada umursamamıştı ama ten rengi kilotlu çorabının altına giydiği beyaz kilodu ile bu kez kalçalarının tüm güzelliği gözlerimin önündeydi. "Yavrum benim, bir alt dudak ver bakiyim" diye gülerek selendiğinde alttan Elif, ellerini de çoktan Emel'in kalçalarına uzatıp sıkmıştı tekrar. Ben de tekli koltukta oturmuş gülüyordum. Tabii karşımdaki pozisyon kumaş pantolonumun içindeki aletimin kabarmasına sebep olmuştu. Kızlar kikirdeyerek doğruldular. "Ben yokmuşum gibi davranın" diye güldüm. "Siz ikiniz bayağı yakınmışsınız" diye ekleyince ikisi de gülüştüler. Biralar bitmişti. Yenilerini almak için ayağa kalkınca "Taş gibi olan bir tek bizim kalçalar değil anlaşılan" diye güldü Elif pantolonumun altındaki kabarıklığı görünce. "Senin kalçalarını görünce taş kesildi o da..." diye yanıtlayınca ikisi de kikirdedi. Yeni biraları getirdim ve kızlara uzattım. Karşılarında ayakta durup "Taş gibi kalçalarınızza" diye kadeh kaldırınca "Taş gibi yarağına" diye kahkayı basarak şişesini kaldırdı Elif. Emel gülmekten kendini koltukta geriye atmıştı gülmekten. "madem öyle" diye doğruludğğunda şişesini aletime tokuşturup "Şerefine" diye gülerek bir yudum aldı biradan. Elif ve ben kahkahadan kırılmış biralarımızdan aldığımız yudumu geri birbirimizin üzerine püskürtmüştük. Üstümüz başımız bira olmuştu. Gülerek üçümüz birden ikili koltuğun üzerine yığılmıştık. Her şey bir anda oluverdi. Emel ile göz göze geldik ve sonra öpüşmeye başladık. Alt dudağımı yakalayıp emmeye başladığında onun üst dudağını çoktan yakalamıştım. Küçük ısırıklar attık birbirimizin dudaklarına ve sonra dillerimiz sevişmeye başladı. "FIrsat için teşekkürler" diye mırıldandığımda eli kumaş pantolonumun üzerinden aletimle buluşmuştu çoktan ve "Asıl bu büyük fırsat için biz teşekkür edecek gibiyiz sana" diye kikirdedi. "Can yakacak cinstensin" diye ekleyip fermuarımı yavaşça aşağıya indirmeye başlayınca doğrulup Elif'e yöneldim. Elif sadece bakıyordu. Başımı ona doğru uzattım. Tepkisiz kalmıştı. Dudaklarına küçük bir buse kondurmak için uzandığımda başını usulca geriye çekmişti. Arada kalmıştım. Elif yüzüne kocaman bir gülümseme kondurdu bir anda "gel buraya şapşal" diyerek iki eliyle yanaklarıma uzanıp başımı kendine çekti ve dudaklarıma yapıştı. Deli gibi öpüşmeye başladık Elif ile. Emel ise aşağıda fermuarımı açmış, kemerimi tamamen çözmüş ve boxerimin üzerinden aletimi okşamaya başlamıştı bile. Elif'in dudaklarından kurtulup çenesine, oradan da boynuna indim usulca küçük ısırıklar ve dil darbeleri atarak. Beyaz gömleğinin düğmelerini çözerken açığa çıkan tenini derin derin içime çekiyor, dilimle degajesinden aşağıya doğru ince ve ıslak bir çizgi çiziyordum. Elif başımı bir anda göğüslerine bastırdığında Emel'in elinin boxerimin içine uzanıp aletimi sıcak avucuyla buluşturduğunu hisssetmiştim. "Offf... esas taş burada kızımmm" diye mırıldandığında Elif gülümsedi ve başımı yukarıya doğru çekip dudaklarıma yapıştı tekrar. Sonra da beni koltuğa doğru ittirdi. "Offff.... Cenk sen delisin, bunu nasıl gizledin" diye kikirdeyerek elini aletimin üzerine uzattı. Emel boxerimi aşağı doğru çekince aletim tüm sertliği ve iriliği ile meydana çıkmıştı. "Oha.... Bileğim kadar" diye güldü Elif avucunun içine aldığı aletimi ölçerken. "Sen insanı uçurursun bununla" diye bana doğru kaykılıp dudalarıma yapıştığında Elif, Emel de boxerimi ve pantolonumu çıkarmayla meşguldü. Kalçalarımı hafifçe kaldırıp Emel'in işini kolaylaştırdım. Elif de üzerimdei tshirtü sıyırıp çıkarttı. Sonra da kendi gömleğini çıkarmaya başladı. O soyunmaya çalışırken ben de onun çıplak tenine daldım hızlıca. Öpüyor, kkokluyor, yalıyor, beyaz sütyeninin üzzerinden göğüslerini okşuyordum. Sütyeninin kopçasını çözzmeyi bekleyemedim ve aşağı doğru hafifçe çekip portakal büyüklüğündeki göğüslerine saldırdım. Göğüs uçlarını emip somurmam hoşuna gitmiş olmalı ki başımı yine göğüslerine bastırdı. Bir elimle göğüsünün birini yoğururken, diğerini de kalçalarına uzatıp okşamaya başladım. Aşağıda Emel usul usul aletimi sıvazlıyordu sadece ki o da Elif gibi koltuğun üzerinde dizlerinin üzerine kalktı. Emel ve Elif'in dudakları birleşti hızlıca. Deli gibi öpüşürlerken artık üçümüzün elleri birbirine karışmaya başlamıştı. "Ben Elif'in göğüslerini somurup yoğurup okşarken, Elif de Emmel'in üzerindeki gömleğin düğmelerini açmış ve onun göğüslerine yamulmuştu. Bir elimi Emel'in eteğinin içine uzatıp kalçalarını okşamaya ve sıkmaya başladığımda Emel'in üstü çırıl çıplak kalmıştı çoktan. Elif'den Emel'in göğüslerine çevirmiştim başımı. Elif ile orada dudaklarımız biraz sevişti ve dillerimiz birbirine yeniden dolanmıştı kısa süreliğine. Emel'in göğüslerini bana bıraktığında Elif ayağa kalkıp üzerindeki pantolonunu ve iç çamaşırlarını çıkardı. Emel'in arkasına dolanıp eteğinin fermuarını açtı ve onun da eteğini çıkardı. Sonra onu kendine çekip ayağa kaldırdı. Sırtı bana dönük şekilde ayakta duruyordu Emel. Elif öne doğru diz çöküp Emel'in kilotlu çorabını ve kilodunu kalçalarından aşağıya doğru sıyırırken doğrulup kalçalarına dil darbeleri atmaya başladım. Sırılsıklam olmuştu Emel. Kadınlığının şeffaf sıvıları bacaklarından sızıyordu resmen. Elimi kadınlığına uzattım ve ıslak kadınlığını hafifçe okşamaşa başladım ki parmağımı Elif'in dudaklarına kaptırdım. Vanzuz gibi çekmişti işaret parmağımı dudaklarının arasından ağzına ve emiyordu. Emel'in bir eli benim saçlarımı, bir eli ise Elif'in saçlarını okşuyordu. Kilotlu çorap ve kilodu ayaklarından kurtulduğunda kasıklarından tutup hafifçe kendime çektiğimde Emel'i, göbeğimin tam üzzerine oturmuştu. Elif pozisyonu çok iyi değrlendirip hemen ikkimizin bacak arasına girdi. Ben Emel ile öpüşmeye başlamış, göğüslerini okşuyorken sıcak nefesini aletimin başında hissettim bir anda ve sonra az önce parmağıma yaptığı şeyi şimdi aletime yapmaya başlamıştı. Bir çırpıda vantuzlayıp ağzıa aldığı başını hem somuruyor, hem de diliyle başına darbeler atıp yalıyordu. Muhtelen elleri de Emel'in kadınlığı ile ilgileniyordu. "Hadi sok şunu içime" diye inledi Emel göbeğimin üzerinden hafifçe yukarıya kalkarken. Elif aletimi ağzından çıkarıp boylu boyunca bol tükürüklü yaladı birkaç kez ve sonra da Elif'in kadınlığına birkaç dil darbesi attı. Aletimi sapından kavrayıp Emel'in kadınlığının dudaklarına birkaç kez sürttü ve sabit tuttu. Emel yavaş yavaş oturmaya başladı üzerine "Offff... Yavaş... Canım yanıyor" diye mırıldanmasına rağmen milim milim oturmaya devaam ediyordu. Elif'in elleri benim taşaklarımı okşuyor ve dili de Emel'in kilitorisini ısırmak ve emmek ile meşguldü. Yarısını alabilmişti Emel ki "Sok sok bitmiyor, yarrağına bayıldım, boş yerim kalmadı şimdiden" diye mırıldanıyordu. Aşağıdan hafifçe ittirmiştim ki "Yavaşş Cenk, alışmama izin ver ne olur" diye inledi Emel. Elif ayağa kalktı ve Emel'in dudaklarına yapıştı. "Bu güne kadarki en büyüğü" diye güldü. "Offf... Eliff... Manyak birşey bu" diye inledi Emel. Son birkaç santimi kalmıştı dışarıda ki Emel yavaş yavaş yukarı doğru kalkmaya başladı. "Amıma sığmadın piç" diye mırıldanıp tekrar oturmaya başladı. Elif bana yöneldi. Önce dudaklarıma yamuldu. Öpüştük, dillerimiz deli gibi sevişiyordu ağızlarımızın içinde. Bir elimi göğüslerine, bir elimi kadınlığına uzttım. Sırılsıklamdı Elif de. "Gel buraya seni yalamakk istiyorum" diye mırıldandım. Elif direk koltuğun üzzerine çıktı ve arkasını bana dönüp öne doğru hafifçe eğildi. Kalçalarını hafifçe geriye yaklaştırınca tertemiz kadınlığı ve arka deliği gözlerimin önüne gelmişti. Anlaşılan arkadan da çalışmıştı Emel. Kalçalarını ellerimle sıkıp iki yana ayırınca arka deliği küçük küçük kasılıp açılmıştı. Üstelik kılsız ve tertemizdi. Kokusu güzeldi. Dilimle kalçalarını yaladım önce parmaklarım kadınlığını kurcalarken. Sonra küçük ısırıklar atıp kara deliğine ilk dil darbesini attığımda başını geriye attı Elif. Oyalanmadan aşağıya doğru kaydırdım dilimi. Kadınlığının dışarı sarkık dudaklarıyla oynadım biraz dilimle. Elif kalçalarını biraz daha yukarı ve geriye kaydırıp yol göstermişti bana ve kilitorisine küçük bir dil darbessi attığımda ilk inlemesi geldi. "Delisin sen Cenk..." diye mırıldandığında "Offf,... fazlası" diye eşlik etti Emel de Elif'e. Başımı hafifçe kaldırdığımda iki kadının yine öpüştüğünü fark ettim. Elif'in elleri çoktan Emel'in göğüslerini bulmuştu. Emel artık rahat bir şekilde oturup kalkabiliyordu aletimin üzerinde. Ağır ağır hareket ediyor, resmen keyfini çıkarıyordu ki tamamen çıkardı içinden. Elif'i kendine doğrru çekti ve koltuktan yere indirdi. İki kadın ayakta öpüştü bir müddet birbirlerinin göğüslerini, kalçalarını okşayarak, boyunlarını yalayarak, küçük ısırıklar atarak. Ayağa kalkıp ben de onlara katılınca ikisinin eli de aletimle buluştu hızlıca. Kimin göğsü denk gelirse onu yalıyor, ısırıyordum. Kızlar başımı göğüslerine bastırıyorlardı. Bir elim Elif'in kalçalarında, diğeri Emel'in kalçalarında kah okşuyor, kah kadınlıklarını parmaklıyordum. Ayakta sevişirken ikisini de koltuğa doğru çevirmiştim. Elif'i yavaşça koltuğa yönlendirince ne istediğimi anlamış ve dizlerini koltuğun üzerine koyup öne doğru eğilmişti. Az önce dilimin ucundaki kadınlığı ve kalçalar şimdi aletimin ucundaydı. Emel ile öpüşüyorken Emel aletimi sapıdan kavradı "İyi sik bu orospuyu" diye kikirdeyip sert bir tokat patlattı Elif'in kalçasına. Elif başını çevirip bize güldü. "Bu sert sikilmeeyi sever" diye bir tokat daha patlatınca "Ohhh.. hadi sert sikin beni ikiniz" diye inledi Elif. Emel aletimin sapından tutttuğu gibi Elif'in kadınlığına yerleştirdi,ben yavaş yavaş yavaş itmeye başlamıştım ki bir anda arkama dolanıp kasıklarını bastırınca hızlıca girmiştim Elif'in içine.. "oohhhhhh.... işte böyle,.... canım yansınnnn koca yaraklı..." diye inledi Elif. Emel kikirdedi. "Ben sana bu orospuyu sert sik dedim" diyip dudaklarıma yapıştı tekrar. Ben de hızlıca vurmaya başladım önümde domalmış Elif'in kadınlığına. "hadi sik erkeğim, sik bu orospuyu, taşaklarını amıma çarptıra çarptıra sikk beni" diye bağıra bağıra siktiriyordu kendini Elif. Elif'in bu konuşmaları Emel'in de hoşuna gidiyor, arada Elif'in kalçalarına, göğüslerine sert tokatlar atıyordu keyifle. Benim kıçıma da birkaç şaplağı es geçmemişti "sik bunu, daha sert sik" diyerek. "Gel buraya nazik orospu" diye hışımla çağırda Elif Emel'i. Kolundan yakaladığı an onu kendine çekip koltuğun sırtına oturttu ve Emel'in kadınlığına daldı. Manzara mütişti ancak benim de limitlerim vardı ve "Oh... yaklaştımmm" diye hırıltıyla seslendim. Kızların umurlarında bile olmamıştı. İkisi de kaçıncı orgazmlarını yaşıyordu kim bilir. Boşalacağımı anlayınca aletimi dışarı çıkarıp Elif'in kalçalarına boşalacaktım ki "Sakın çıkarma, içimi dölle Cenk..." diye inledi Elif ve bir anda kendini iyice geriye itip kasıklarıma yapıştırdı kalçalarını. Deli gibi patlamaya başlamıştım. "Hayvannnnn" diye bir inleme geldi Elif'in dudaklarından. Sağlam patlamıştım ve devam da ediyordum. "Aygırım.... doldur amımı döllerinle" diye inledi Elif bir kez daha... Emel'i kolundan tuttuğu gibi koltuğun üzerine çekti ve dudalarına yapıştı... Dizlerim titredi birden. Kendimi geriye çekip koltuğa devrilecektim ki "Sakın çıkmaaa" diye inledi Elif. Kalçalarından kavradım ve kucağımda kalacak şekilde koltuğun üzerine devrildim.